Karaman: “tezkereyi Erbakan’ın Mektubu Engelledi”

- Sadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kahraman, 2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgalinden önce Meclis’te görüşülen tezkerenin reddedilmesinde, Erbakan’ın Meclis’teki milletvekillerine yolladığı mektubun etkili olduğunu ileri sürdü.

SP Genel Başkan Yardımcısı ve 54. Hükümetin Başbakanı merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Özel Kalem Müdürü Mehmet Kahraman, Ünye’de “Dünyada ve Türkiye’de Neler Oluyor” konulu konferans verdi. Belediye Kültür Sarayı’nda gerçekleşen konferansa CHP Ünye İlçe Başkanı Orhan Bodancı, SP Ordu İl Başkanı Şerif Altındal, Ünye Eski Belediye Başkanı Mehmet Türk, ÜTSO Başkanı Hasan Şimşek, Ünye Ziraat Odası Başkanı Osman Sarıkahraman, Yunus Emre Derneği Başkanı Yaşar Argan, partililer ile vatandaşlar katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan SP Ünye İlçe Başkanı Özgür Şahin, dünyada Müslümanların katledilmesine seyirci kalamayacaklarını belirterek, “Dünyada milyonlarca çocuk aç ölürken, onları sömürenlerin aşırı yemekten obez olmalarına seyirci kalamayız. Milyonlarca insanın göz göre göre öldürülmesine razı olamayız. Conilerin öldürdüklerinin üzerine bevl etmeleri, kadınların iffet ve namuslarına saldırmalarını hazmedemeyiz. Nemrutun değil, İbrahim’in yanında olduğumuzu belli edelim. Çok çalışalım takatimizin sona kadar tıpkı hocamız gibi. Kuralım İslam birliğini, İslam birleşmiş milletleri, İslam para birimi ile tüm insanlık kurtulsun” dedi.

SP Ordu İl Başkanı Şerif Altındal’ın selamlama konuşması yaptığı programda merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hayatının konu edildiği slayt filmini gösterildi.

BATI EKONOMİK KRİZDE

“Dünyada ve Türkiye’de Neler Oluyor” konulu konferansta ilk olarak Batı’yı ve Avrupa Birliği ülkelerinin şu anki içinde bulundukları durumu özetleyen SP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kahraman, “Batı ekonomik kriz içerisinde. Şimdi içine girmek için çaba sarf ettiğimiz, belki 60 yıldır bu birliğin içine girmek için çok fedakarlığa katlandığımız hatta kapsında köle gibi beklediğimiz Avrupa Birliği bugün iflasın eşiğinde. Buradaki ülkelerin çoğu ekonomik krize girmiş birbirlerini yiyorlar. Paraları yetmiyor. Ekonomik krizden kurtulmak için dünyadaki bütün Müslüman ülkeleri işgal ediyorlar. Neden Müslüman ülkeleri derseniz, cenabı hak bütün Müslüman ülkelere yer altı ve yer üstü zenginlikleri vermiş. Yer altı ve yer üstü zenginliklerin yüzde 80’i Müslüman ülkelerde. Batılı ülkeler bunları işgal edip, sömürge yapıp, kendi ekonomik krizlerinden kurtulmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

“RET OYU VERENLERİN HİÇBİRİ MİLLETVEKİLİ OLAMADI”

2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgal etmek üzere giderken Türkiye’den geçmek ve Türkiye’yi üs olarak kullanmak istediğinde mecliste görüşülen ve reddedilen tezkereye de değinen Mehmet Kahraman, “O dönemde merhum Genel Başkanımız Erbakan, Meclis’te bulunan tüm milletvekillerine birer mektup yolladı. Bu mektupta ‘Türkiye’yi Amerika’ya üs yapar Irak’ın işgaline zemin hazırlarsanız, değil çocuklarınız 7 sülaleniz günde beş vakit değil sabahlara kadar namaz kılsa günahlarınızı affettiremez’ diye yazdı. Bu mektubun karşılığı Meclis’te bulundu ve yüz tane milletvekili o tezkereye ret oyu verdi. Ret oyu verdiği için Amerika Türkiye’deki üsleri kullanamadı ve başka yollardan Irak’ı işgal etti. Tezkereye ret oyu veren 100 milletvekili bunun mükafatını bir sonraki seçimde aldı ve o ret oyu veren 100 milletvekilinin hiç biri yeniden milletvekili yapılmadı” şeklinde konuştu.

Dünyada dengelerinin değiştiğine işaret eden Kahraman, şöyle konuştu: “Borç yükü altında ezilen ülkeler bütün mal varlıklarını kaybetmemek için çırpınıyor. Bu çöküşle beraber dininden uzaklaştırılıyor, borçlandırılıyor, aç bırakılıyor. İşte ele geçirmenin yolları. Suriye’den sonra İran ve Mısır, ardından sıra Türkiye’ye geliyor. Müslümanlar arasında ihtilaflar oluşturuluyor. Bütün Müslüman ülkeler borçlandırılıyor, özelleştirme yapılarak sanayileşmesinin önü kesiliyor. Bunun en bariz örneği Türkiye. Tarım ve hayvansal üretimler kısılıyor, yatırımlar tamamen sosyal alanlara kaydırılıyor. Futbol sahaları, buz patenleri, kayak merkezleri kuruluyor. Millet bu şekilde rahatlatılıyor. Medya ise gerçekleri gizlemekle görevli.”